بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ لَا تَكُونُواْ كَٱلَّذِينَ كَفَرُواْ وَقَالُواْ لِإِخْوَٰنِهِمْ إِذَا ضَرَبُواْ فِى ٱلْأَرْضِ أَوْ كَانُواْ غُزًّى لَّوْ كَانُواْ عِندَنَا مَا مَاتُواْ وَمَا قُتِلُواْ لِيَجْعَلَ ٱللَّهُ ذَٰلِكَ حَسْرَةً فِى قُلُوبِهِمْۗ وَٱللَّهُ يُحْىِۦ وَيُمِيتُۗ وَٱللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ ١٥٦

Ey îman edenler, siz, o küfredib de yer yüzünde seyaahat ve seferde, yahud gazada bulundukları zaman (ölen) kardeşleri hakkında: «Bizim nezdimizde olsalardı ölmezler, öldürülmezlerdi» diyenler gibi olmayın. Allah bunu onların yüreklerinde akıbet, dağ-ı derun yapdı. Allah hem diriltir, hem öldürür. Allah ne yaparsanız, hakkıyla görendir.

– Hasan Basri Çantay

وَلَئِن قُتِلْتُمْ فِى سَبِيلِ ٱللَّهِ أَوْ مُتُّمْ لَمَغْفِرَةٌ مِّنَ ٱللَّهِ وَرَحْمَةٌ خَيْرٌ مِّمَّا يَجْمَعُونَ ١٥٧

Andolsun, eğer Allah yolunda öldürülür veya ölürseniz Allanın bir yarlığaması ve esirgemesi onların toplayacakları (bütün) şeylerden (dünyalıklarından) elbet daha hayırlıdır.

– Hasan Basri Çantay

وَلَئِن مُّتُّمْ أَوْ قُتِلْتُمْ لَإِلَى ٱللَّهِ تُحْشَرُونَ ١٥٨

Andolsun, ölseniz de, yahud öldürülseniz de muhakkak ki hepiniz Allah (ın huzuruna gidib) toplanacaksınız.

– Hasan Basri Çantay

فَبِمَا رَحْمَةٍ مِّنَ ٱللَّهِ لِنتَ لَهُمْۖ وَلَوْ كُنتَ فَظًّا غَلِيظَ ٱلْقَلْبِ لَٱنفَضُّواْ مِنْ حَوْلِكَۖ فَٱعْفُ عَنْهُمْ وَٱسْتَغْفِرْ لَهُمْ وَشَاوِرْهُمْ فِى ٱلْأَمْرِۖ فَإِذَا عَزَمْتَ فَتَوَكَّلْ عَلَى ٱللَّهِۚ إِنَّ ٱللَّهَ يُحِبُّ ٱلْمُتَوَكِّلِينَ ١٥٩

(O vakit) sen Allahdan bir esirgeme sayesindedir ki onlara yumuşak davrandın. Eğer (bilfarz) kaba, katı yürekli olsaydın onlar etraafından her halde dağılıb gitmişlerdi bile. Artık onları bağışla (Allahdan da) günâhlarının yarlığanmasını iste. İş hususunda onlarla müşavere et. Bir kerre de azmetdin mi artık Allaha güvenib dayan. Çünkü Allah kendine güvenib dayananları sever.

– Hasan Basri Çantay

إِن يَنصُرْكُمُ ٱللَّهُ فَلَا غَالِبَ لَكُمْۖ وَإِن يَخْذُلْكُمْ فَمَن ذَا ٱلَّذِى يَنصُرُكُم مِّنۢ بَعْدِهِۦۗ وَعَلَى ٱللَّهِ فَلْيَتَوَكَّلِ ٱلْمُؤْمِنُونَ ١٦٠

Allah size yardım ederse artık sizi yenecek yokdur. Sizi yardımsız bırakırsa ondan sonra size yardım edebilecek kimdir? Mü'minler ancak Allaha güvenib dayanmalıdır.

– Hasan Basri Çantay

وَمَا كَانَ لِنَبِىٍّ أَن يَغُلَّۚ وَمَن يَغْلُلْ يَأْتِ بِمَا غَلَّ يَوْمَ ٱلْقِيَٰمَةِۚ ثُمَّ تُوَفَّىٰ كُلُّ نَفْسٍ مَّا كَسَبَتْ وَهُمْ لَا يُظْلَمُونَ ١٦١

Bir peygamber için emânete (yahud ganîmet malına) hainlik etmek? (Bu) olur şey değil. Kim böyle hainlik eder (ganîmet ve ammeye âid hasılatdan bir şey aşırır, gizler) se kıyaamet günü hainlik etdiği o şey (in günâhını) yüklenerek gelir. Sonra herkes ne etdi, ne kazandıysa (mücâzât veya mükâfatı) eksiksiz ödenir. Onlar haksızlığa uğratılmazlar.

– Hasan Basri Çantay

أَفَمَنِ ٱتَّبَعَ رِضْوَٰنَ ٱللَّهِ كَمَنۢ بَآءَ بِسَخَطٍ مِّنَ ٱللَّهِ وَمَأْوَىٰهُ جَهَنَّمُۚ وَبِئْسَ ٱلْمَصِيرُ ١٦٢

Ya Allahın rızâasına tâbi olan kimse; Allahın hışmına uğrayan ve durağı cehennem olan (adam) gibi mi (olacaktı)? O, ne kötü dönüş yeridir.

– Hasan Basri Çantay

هُمْ دَرَجَٰتٌ عِندَ ٱللَّهِۗ وَٱللَّهُ بَصِيرٌۢ بِمَا يَعْمَلُونَ ١٦٣

Onlar (Allahın rızasına tâbi olanlar) ise Allah indinde derece derecedir. Allah, (Emîn olanları da, hainlik edenleri de) ne yaparlarsa hakkıyle görücüdür.

– Hasan Basri Çantay

لَقَدْ مَنَّ ٱللَّهُ عَلَى ٱلْمُؤْمِنِينَ إِذْ بَعَثَ فِيهِمْ رَسُولًا مِّنْ أَنفُسِهِمْ يَتْلُواْ عَلَيْهِمْ ءَايَٰتِهِۦ وَيُزَكِّيهِمْ وَيُعَلِّمُهُمُ ٱلْكِتَٰبَ وَٱلْحِكْمَةَ وَإِن كَانُواْ مِن قَبْلُ لَفِى ضَلَٰلٍ مُّبِينٍ ١٦٤

Andolsun ki mü'minler daha evvel apaçık ve kat'î bir sapıklık içinde bulunuyorlarken Allah, içlerinden ve kendilerinden onlara — âyetlerini okur, onları tertemiz yapar, onlara Kitab ve hikmeti öğretir —bir peygamber göndermiş olduğu için büyük bir lûtufda bulunmuşdur.

– Hasan Basri Çantay

أَوَلَمَّآ أَصَٰبَتْكُم مُّصِيبَةٌ قَدْ أَصَبْتُم مِّثْلَيْهَا قُلْتُمْ أَنَّىٰ هَٰذَاۖ قُلْ هُوَ مِنْ عِندِ أَنفُسِكُمْۗ إِنَّ ٱللَّهَ عَلَىٰ كُلِّ شَىْءٍ قَدِيرٌ ١٦٥

Size (Bedirde) onlara iki katını başlarına getirdiğiniz bir belâ (Uhudde) kendinize çatmış olduğu için mi «Bu, nereden (geldi)» dediniz? De ki: «O, kendi katınızdandır». Şüphesiz ki Allah her şey'e hakkıyle kaadirdir.

– Hasan Basri Çantay

وَمَآ أَصَٰبَكُمْ يَوْمَ ٱلْتَقَى ٱلْجَمْعَانِ فَبِإِذْنِ ٱللَّهِ وَلِيَعْلَمَ ٱلْمُؤْمِنِينَ ١٦٦

İki ordu karşılaşdığı gün size gelen musıybet Allahın emriyle idi. (Bu, Allahın) mü'minleri ayırd etmesi.

– Hasan Basri Çantay

AYARLAR
Okuyucu